top of page

Deneyimsel Öğrenme Nedir?

Güncelleme tarihi: 5 gün önce

Deneyimsel öğrenme, bireyi hayatın pasif bir gözlemcisi olmaktan çıkarıp aktif bir katılımcıya dönüştürür.

Deneyimsel Öğrenme

“Öğrenmek Deneyimdir, Geri Kalan Her Şey Sadece Bilgidir.” Öğrenme, bilgi edinmekten daha fazlasını gerektirir. Gerçek ve anlamlı öğrenme, deneyimler yoluyla gerçekleşir.

 

Başlangıçta Albert Einstein sözüne yer verdik; "Öğrenmek deneyimdir, geri kalan her şey sadece bilgidir." Bu söz, deneyimsel öğrenme yaklaşımının temel felsefesini vurgulamaktadır. Kavramsal olarak, sadece bilgi edinmek yerine deneyimler yoluyla öğrenmenin daha etkili ve anlamlı olduğunu ifade eder. Deneyimsel öğrenme, bireylerin aktif olarak katılım gösterdikleri, deneyimledikleri ve keşfettikleri bir süreçtir.


Bu yaklaşım, sadece teorik bilginin öğrenmeyi sınırlayan bir faktör olduğunu düşünerek, pratik deneyimlerin önemini vurgular. Deneyimler, bireylerin zihinsel ve duygusal olarak bağ kurmasını sağlar, anlamlı öğrenmeyi teşvik eder ve gerçek hayatta karşılaşacakları durumlarla başa çıkmalarına yardımcı olur. Sadece bilgi edinmek, deneyimsel öğrenmenin potansiyelinden yoksun kalmak anlamına gelirken, deneyimler yoluyla öğrenmek, gerçek dünya bağlamlarında bilgiyi uygulama ve derinleştirme fırsatı sunar.


Deneyimsel öğrenme veya yaşayarak öğrenme kavramı, uzun bir geçmişe sahiptir. Bilginin yaratılmasında ve insani gelişmenin teşvik edilmesinde bir araç olarak deneyimin değeri, bazı kaynaklara göre, M.Ö. dördüncü yüzyılda Çin'in en ünlü öğretmeni, filozofu ve siyaset teorisyeni, Konfüçyüs’ün ünlü sözü ile başlamıştır; “Duyarım ve unuturum. Görürüm ve hatırlarım. Yaparım ve anlarım.” Konfüçyüs'ün bu ifadesi, en kapsamlı ve başarılı öğretim yöntemlerinden biri olan deneyimsel öğrenmenin temelini oluşturmaktadır.


Yaşayarak öğrenme olarak da bilinen deneyimsel öğrenme, çağlardan beri geçerliliğini korumaktadır. Bu öğretim metodolojisi, Antik Yunan filozoflarının eserlerinde de yerini bulur. Aristoteles, M.Ö. 350 civarında “Nicomachean Ethics” adlı kitabında şöyle yazdı: “Bunları yapmadan önce öğrenmemiz gereken şeyler için onları yaparak öğreniyoruz.”


Deneyimsel öğrenme üzerine yapılan araştırma ve literatürler, bu teorinin anlamı hakkında çok fazla kafa karışıklığı ve tartışma içermektedir. Deneyimsel öğrenme kuramı, öğrenmede deneyimi temele alan John Dewey, öğrenme sürecinde bireylerin etkin olmasının önemini vurgulayan Kurt Lewin ve zekâyı sadece doğuştan gelen bir özellik olarak görmeyip kişiler ve çevre arasındaki etkileşimin bir sonucu biçiminde nitelendiren Jean Piaget gibi 20. yüzyılın önde gelen bilim insanlarının çalışmalarına dayanmaktadır. Bu bilim insanları, yetişkin eğitimi için bütüncül bir deneyimsel öğrenme süreci ve modeli geliştirmeye çalışmışlardır.

 

Deneyim Kaynaklı Öğrenme Kavramı


Deneyimsel öğrenme kavramı ilk olarak eğitim ve öğrenme bağlamında Dewey, Hahn, Lewin ve Piaget tarafından araştırılmıştır. Bu kavram üzerine 1970’li yılların başında Amerikalı bir eğitim teorisyeni olan David Allen Kolb ve Ronald E. Fry çalışmaları ile başlasa da esas olarak 1984 yılında yayınlanan “Deneyimsel Öğrenme: Öğrenme ve Gelişimin Kaynağı Olarak Deneyim” adlı kitabında David A. Kolb tarafından geliştirilerek popüler hâle getirilmiştir.


Kolb, Lewin ve Williams yaptıkları çalışmalarda deneyimsel öğrenmenin temelinin 1930’lara dayandığını ve pek çok ünlü eğitimcinin, John Dewey’i deneyimsel öğrenme alanında en etkili teorisyen eğitimci olarak tanımladıklarını ortaya koymuşlardır.

Bu bilim insanları yetişkin eğitimi için bütüncül bir deneyimsel öğrenme süreci ve modeli geliştirmeye çalışmışlardır. Deneyimsel Öğrenme Teorisi’ni en genel kabul görmüş şekliyle çerçeveye oturtan ise David A. Kolb’dur. Kolb, öğrenmeyi “deneyimin bilgiye dönüştürüldüğü” süreç olarak tanımlar.

Deneyimsel öğrenmeyi en iyi tanımlayan cümlelerden bir tanesi, Konfüçyüs’ün (Konfüçyüs, M.Ö. 450) bir zamanlar söylediği gibi “Duyarım ve unuturum. Görürüm ve hatırlarım. Yaparım ve öğrenirim." sözüdür. Pek çok teorisyen ve uygulamacı, deneyimsel öğrenmenin kabulü ve anlaşılabilmesi için çok önemli katkılar sağlamışlardır.


Gelişmeye devam eden yeni deneyimsel yaklaşımlar, dramatik ve beklenmeyen değişimlere uyum sağlamamızı ve cevap verebilmemize olanak sağlamaktadır. Şu anda her zamankinden daha büyük bir bağlılık ile hem akademik hem de iş dünyası, farklı grupların ihtiyaçlarını karşılamak ve uygunluğundan emin olmak için yenilikçi deneyimsel yaklaşımlar kullanmaktadırlar.


Bu yazının başında da belirtmiş olduğumuz gibi Albert Einstein; “Öğrenmek deneyimdir. Geri kalan her şey sadece bilgidir.” demiştir. Deneyimsel Öğrenme Teorisi’nde; öğrenme, “deneyimin dönüştürülmesi yoluyla bilginin yaratılmasını sağlayan süreç” olarak tanımlanır. Deneyimsel öğrenme, deneyim yoluyla bir öğrenim sürecidir. Deneyimsel öğrenme, daha büyük aktif öğrenme kategorisinin bir parçasıdır çünkü öğrencileri doğrudan kendi öğrenme süreçlerine dâhil eder.


Deneyimsel öğrenmede yer alan dört unsur vardır. İlk olarak, öğrenci deneyime aktif olarak dâhil olmaya istekli olmalıdır. İkinci olarak, öğrenci deneyimi yansıtabilmelidir. Üçüncüsü, öğrenci deneyimi kavramsallaştırmak için analitik becerilere sahip olmalı ve bunları kullanmalıdır. Son olarak, deneyimden kazanılan yeni fikirleri kullanmak için öğrenci karar verme ve problem çözme becerilerine sahip olmalıdır.

Sizce Deneyimsel Öğrenme Nedir?

  • Bir Yaşam Biçimi!

  • Öğrenmenin Kendisi

  • Bilginin Oluşturulduğu Süreç

  • Gerçek yaşam deneyimi

 

Diğer öğrenme biçimlerinden farkı nedir?


Deneyimsel öğrenme, sadece katılımcı bireye değil, aynı zamanda modern yaşamın en acil ve önemli zorluklarıyla uğraşırken öğrenmenin gerçekleştiği topluma da fayda sağlayan, kasıtlı olarak iş birliğine dayalı bir yaklaşımdır. Deneyimsel öğrenme üzerine, öğrenme, eğitim ve gelişim çalışmaları yapan farklı öğretici grupları bulunmaktadır. Bunlar; akademisyenler, öğretmenler, danışmanlar, ekip oluşturma uygulayıcıları, terapistler, çevre eğitimcileri, rehberler, eğitmenler, antrenörler, koçlar, akıl sağlığı ve insan kaynakları uzmanları gibi çok geniş bir profesyonel meslek grubunu içermektedir.


Deneyimsel öğrenmenin önceliklendirme, analitik algılama, analitik ve mantıksal akıl yürütme, soru sorma ve bilginin ötesine geçerek keşif, akıl yürütme, organize etme ve tartışmaya dâhil olmak üzere üst düzey düşünme becerilerini artırdığı kanıtlanmıştır.

Deneyimsel öğrenme, geleneksel bir yöntemle öğrenmekten birkaç yönden farklıdır. İlk olarak, öğrenciler ne yapacaklarının söylenmesinden ziyade kendi öğrenme süreçlerini yönetmeye teşvik edilir. İkincisi, öğrenme sadece sınıflarda veya akademik metinlerden gerçekleşmek zorunda değildir. Deneyimleyerek öğrenme her yaşta, her yerde ve her zaman gerçekleşebilir. Üçüncüsü, bilginin yalnızca eğitimcilerden öğrenenlere aktarımının yapıldığı tek yollu bir öğrenme değildir. Bunun yerine, öğrenciler öğrenme sürecine ve çeşitli yönlerdeki bilgi akışlarına aktif olarak katılmaya teşvik edilir.


Günümüzde birçok disiplin ve mesleki alan, deneyimsel eğitim metodolojilerini kullanır: İyi planlanmış, denetlenmiş ve değerlendirilmiş deneyimsel öğrenme programları, disiplinler arası öğrenmeyi, sivil katılımı, kariyer gelişimini, kurumsal ve kültürel farkındalığı, liderliği, iş süreçlerini ve diğer mesleki becerileri geliştirerek akademik araştırmayı teşvik etmektedir.

 

Smart Unique İle İletişime Geçebilirsiniz!


Deneyimsel öğrenme odaklı eğitim çözümlerimiz için 0 533 558 17 53 numaralı telefonu arayabilir veya merhaba@smartunique.com adresine e-posta gönderebilirsiniz. Daha fazla bilgi için lütfen smartunique.com internet sitemizi incelemeye devam edebilirsiniz.


Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating
bottom of page