top of page

Deneyimsel Öğrenme: Keşfet, Öğren, Yaşa ve Eğlen!

“Öğrenmek deneyimdir. Geri kalan her şey sadece bilgidir.”

Deneyimsel Öğrenme

Deneyimsel öğrenme, sadece bilgiyi değil, aynı zamanda bu bilgiyi gerçek yaşam süreçlerinizle birleştirerek anlamlı hale getirmenin yolunu açar.

 

Deneyimsel öğrenme kuramı, öğrenmede deneyimi temele alan John Dewey, öğrenme sürecinde bireylerin etkin olmasının önemini vurgulayan Kurt Lewin ve zekâyı sadece doğuştan gelen bir özellik olarak görmeyip kişiler ve çevre arasındaki etkileşimin bir sonucu biçiminde nitelendiren Jean Piaget gibi 20. yüzyılın önde gelen bilim insanlarının çalışmalarına dayanmaktadır. Bu bilim insanları, yetişkin eğitimi için bütüncül bir deneyimsel öğrenme süreci ve modeli geliştirmeye çalışmışlardır (Kolb, D.A., 1984).


Kuramcıları: Bu kuramın öncüleri arasında William James, John Dewey, Kurt Lewin, Kurt Hahn, Jean Piaget, Lev Vygotsky, Carl Jung, Mary Parker Follett, Carl Rogers, Paulo Freire, Ronald E. Fry ve David Allen Kolb gibi önemli bilim insanları bulunur.

Deneyimsel öğrenme kavramı ilk olarak eğitim ve öğrenme bağlamında Dewey, Hahn, Lewin ve Piaget tarafından araştırılmıştır. Bu kavram üzerine 1970’li yılların başında Amerikalı bir eğitim teorisyeni olan David Allen Kolb ve Ronald E. Fry çalışmaları ile başlasa da esas olarak 1984 yılında yayınlanan “Deneyimsel Öğrenme: Öğrenme ve Gelişimin Kaynağı Olarak Deneyim” adlı kitabında David A. Kolb tarafından geliştirilerek popüler hâle getirilmiştir.

Eğitim teorisyeni David A. Kolb tarafından benimsenen deneyimsel teori, öğrenmeyi somut deneyimleri, yansıtıcı gözlemi, soyut kavramsallaştırmayı ve aktif deneyim yapmayı içeren dört aşamalı bir süreç olarak görmektedir.


Bireyin yaşadığı veya yaşaması muhtemel olan deneyim, bireyi derinlemesine düşünmeye, sonra kavramsallaştırmaya, sonra yeni deneyimleri içeren bir sürecin içerisine götürür. Deneyimsel teori, öğrenme için gerekli dört adımın her biri ile kendi kendini sürdüren bir döngü olarak gerçekleşmektedir.


David A. Kolb, duyguların, önceki öğrenmenin ve işleme tarzının da dâhil olduğunu söylemektedir. Bu nedenle dört öğrenme stili vardır. Bazı insanlar yapmayı tercih eder; diğerleri izlemeyi tercih eder. Bazıları okumayı ve düşünmeyi tercih eder. Diğerleri, içgüdüsel bir tepkiyi ve ardından deneyimlemeyi tercih eder.


Alice Y. Kolb ve David A. Kolb, 2013 yılında yayınladığı “Kolb Öğrenme Stili Envanteri 4.0: Teori, Psikometri, Araştırma ve Uygulamalar Rehberi” adlı yayınında Deneyimsel Öğrenme Teorisi’ni, iki ayrı diyalektik olarak algı ve işlem boyutu ile tanımlamıştır. Algı boyutu; birbiriyle bağlantılı olarak deneyimi anlama ve kavrama aşamaları olan Somut Deneyim ve Soyut Kavramsallaştırmadır. İşlem boyutu ise deneyimi dönüştürme aşaması olan Yansıtıcı Gözlem ve Aktif Uygulama becerileri olarak tanımlamaktadır (Kolb, A.Y. & Kolb, D.A., 2013).

Genel olarak deneyimsel eğitim ile ilişkilendirilen bu yaklaşımların ötesinde, Deneyimsel Öğrenme Teorisi, deneyimsel eğitimciler tarafından en az 30 alanda ve akademik disiplinlerde uygulama rehberi olarak yaygın şekilde kullanılmaktadır.


Deneyimsel Öğrenme Teorisi’nin ilkeleri ve kavramlarının, orta öğretim ve lise eğitimi, lisans eğitimi, iş ve mesleki eğitim programları geliştirmek ve sunmak için de yaygın olarak kullanıldığı görülmektedir (Kolb, A.Y. & Kolb, D.A., Passarelli, A. & Sharma, S., 2014).

Günümüzde Deneyimsel Öğrenme Teorisi, birbirine benzeyen birçok modalite öğretimini doğurmuştur. Deneyimli eğitimci ve öğreticiler, tüm öğrencilerinin öğrenme stillerine uyum sağlamak için keşif, öğrenim, yaşantısal deneyim ve eğlence programlarında diğer yöntemlerle birlikte deneyimsel öğrenme modelini kullanmaktadır.


Öğrenme Nasıl Gerçekleşir?


Deneyimsel öğrenme, öğrenen bireyleri (çocuk veya yetişkin) önce bir deneyim sürecine sokar ve ardından yeni beceriler, yeni tutumlar veya yeni düşünme biçimleri geliştirmek için yaşanılan deneyim hakkında düşünmeye teşvik eder. Aslında bu durumu “deneyim yüklemesi” olarak tanımlayabiliriz. Bu süreç bireylerin tüm öğrenme ve davranışlarının oluşumu ve gelişimi için temel oluşturur. Albert Einstein’nın söylediği gibi; “Öğrenmek deneyimdir. Geri kalan her şey sadece bilgidir.”



Deneyimsel öğrenmenin teorik modeli, insancıl ve yapılandırmacı bakış açısına dayanır ve doğal olarak öğrenmeye hazır olduğumuzu ve bu deneyimin bilgi oluşturma ve edinmede kritik bir rol oynadığını öne sürer. Diğer bir deyişle öğrenme, bir kişi deneyimsel dönüşümler yoluyla bilgi yarattığında gerçekleşir (Kolb, D.A., 1984).


David A. Kolb'un deneyimsel öğrenme modeline göre, etkili öğrenme dört aşamada gerçekleşir:

  1. Somut deneyim: Öğrenci, yeni bir deneyimle karşılaşır veya mevcut bir deneyimi yeniden yorumlama sürecine girer.

  2. Yansıtıcı gözlem: Öğrenci, yeni deneyimi inceler ve üzerinde derinlemesine düşünür ve deneyim ile anlayış arasındaki tüm tutarsızlıkları belirler.

  3. Soyut kavramsallaştırma: Yansıtma süreci yoluyla, öğrenci yeni bir fikir/kavram yaratır veya mevcut bir soyut kavramı değiştirir-kavramları analiz ederek ve sonuçlar ve genellemeler oluşturarak.

  4. Aktif deneyim: Öğrenci, öğrenileni planlar ve dener ve yeni bilgileri diğer durumlara uygulayabilir-sonuçlar ve genellemeler hipotezi test etmek için kullanılır ve böylece öğrenci yeni deneyimlerle meşgul olur.

Öğrencinin bu dört aşamadan herhangi birine girmesi ve yeni bilgi edinmek için sıralarını takip etmesi mümkündür. Etkili öğrenmenin gerçekleşmesi için öğrenci modelin dört aşamasını da tamamlamalıdır. Deneyimsel öğrenme sürecinde hiçbir aşama öğrenme prosedürü olarak tek başına işlevli olamaz.


David A. Kolb, öğrencilerin, öğrenme sürecinde aktif ve somut deneyim öğrenme yollarını kullanarak öğrenme döngüsüne etkin biçimde katılmalarının, onların öğrenme hızlarını artıracağını, kişiler arası etkinliklerde aktif rol aldıkları takdirde, duygularını dile getirme yeteneklerinin gelişeceğini vurgulamaktadır (Kolb, D.A., 1984).


Öğrenmeyi Etkileyen Faktörler Nelerdir?


Günümüze kadar uygulanan çalışma ve literatürler incelendiğinde, deneyimsel öğrenmenin birçok faktörle ilişkisi dikkat çekmektedir. Bu bağlamda, deneyimsel öğrenmeyi etkileyen faktörleri ve bu faktörler arasındaki ilişkiyi kuramsal bağlamda ortaya koymaktır. Deneyimsel öğrenme, bilgi aktarmanın, yeni beceriler öğretmenin ve davranışları değiştirmenin en ilgi çekici yollarından biridir.


Başarısına katkıda bulunan birkaç temel faktör vardır;

Her bir faktör, öğrenme deneyimini zenginleştiren ve öğrenenin hedeflerine ulaşmasına katkıda bulunan önemli unsurları içermektedir ve bunların her biri kritiktir. Bu temel faktörler, deneyimsel öğrenme sürecini zenginleştirerek başarıya giden yolda kılavuz niteliğindedir.


Sürükleyici Bir Deneyim: Kurgu, senaryo ve tasarımı iyi yapılmış bir deneyimsel öğrenme programı, katılımcıları alışık oldukları günlük yaşantısal süreçlerinden çıkarır ve tamamen farklı bir dünyaya götürür. Deneyimin sürükleyici olması katılımcıları programın içerisine dâhil eder ve öğrenme süreçlerine onların odaklanmalarını sağlar.


İlgi Çekici Bir Tema: Sürükleyici deneyimin önemli bir bileşeni temadır. Katılımcılar deneyimsel öğrenme programına dâhil olduklarında temayla çevrelenmelidirler. Deneyimsel öğrenme program tasarımına göre öğrenme deneyimlerinin tasarımında konu değil temadan yararlanılmalıdır.


Eğlenceli ve Büyüleyici: Bir deneyimsel öğrenme programının kurgu ve teması ne kadar eğlenceli olursa, insanların katılma ve etkileşim kurma olasılığı o kadar artar. Paylaşılan deneyimi kaçırmak istemeyecekler ve tamamen sunulan içeriğe odaklanacaklardır. İster bir kurgu ve oyunun içerisinde ister bir gizemi çözüyor olsunlar… katılımcılar eğleniyorsa, durmak istemeyeceklerdir.


Benzer Bir Deneyim: Deneyim, katılımcıların kendisiyle özdeşleşebilmesi için ilişkilendirilebilir olmalıdır. İlgili deneyim tasarımının mutlaka katılımcıların yaşam süreçleri ile bağdaşması gereklidir. Bu bağlam, öğrenen bireylerin işlenen deneyim içerisinde kendilerine yer bulmalarına, ilgili deneyimi yaşam süreçlerinde kullanabilmesine ve kendi yetkinliklerini ortaya çıkartmasına olanak sağlamalıdır.


Amaç Sonuçları Üretin: Katılımcılar, ne öğrendiklerini, sonuçların ne olduğunu ve nasıl performans gösterdiklerini belirleme yeteneği ile olaydan uzaklaşabilmelidir. Bu durum, deneyimsel öğrenme sürecini alışık oldukları alanların dışında sadece eğlenceli bir gün değil, aynı zamanda değerli bir öğrenme deneyimi hâline getiren faktörlerden biridir.


Sebep ve Sonuç: Nesnel sonuçların yanı sıra, katılımcılar eylemlerini sonuçlara bağlayabilmelidir. Belirli bir eylemde bulundukları veya belirli bir karar verdikleri için bunu fark edebilirlerse, belirli sonuçlar aldıklarında, neden ve sonucu ilişkilendirebilirler.


Değişime İnanç Sağlanmalı: Sebep ve sonucun tanınması, inancın değişmesine yol açar. Katılımcılar istedikleri sonuçları almadıklarında ve bu konuda bir şeyler yapma gücüne sahip olduklarını fark ettiklerinde, değişme olan inançları güçlenecektir.


Sonuçlara Dayalı Bilgilendirme: Bir deneyimsel öğrenme programındaki tüm eğlenceli, sürükleyici, ilgi çekici deneyimler, katılımcıları gerçek dünyaya bağlayan bir sorgulama ile sonuçlanmalıdır. İstenilen bir etkiye neden olan ve başarılı bir sonuca götüren davranış katılımcıların yaşamsal süreçlerinde uygulanabilir olmalıdır. Bu bağlantı olmadan, katılımcılar yeni bir şeyler öğrendikleri eğlenceli bir gün geçirebilirler ancak bu yeni bilgilerle ne yapacaklarını bilemezler. Bilgilendirme, hepsini bir araya getirme fırsatıdır.


Deneyimsel öğrenme süreçlerini etkileyen faktörler dikkate alınmadan bir süreç yaşatılır ise büyük bir tema ve eğlenceli deneyimler, ilişkilendirilebilir bir metafor, sebep ve sonucu gösteren nesnel sonuçlar olmadığı için boşa gidecektir. İşletilecek deneyim egzersizini, katılımcıların yaşamsal süreçlerindeki deneyimlere belirli senaryolarla bağlamak, katılımcılara yeni becerilerini bağlı oldukları kendi süreçlerinde nasıl uygulayabileceklerini gösterir ve hepsi unutulmaz deneyimi paylaştıkları için birbirlerini desteklerler. Katılımcılar, bu kazanım sayesinde deneyimsel öğrenme sırasında elde ettikleri başarıyı yeniden üretmek için kendi yaşamsal süreçlerinde birlikte çalışırlar.


Hafızanın Rolü Nedir?


Psikolojide hafıza, bir organizmanın bilgiyi depolama, saklama ve sonrasında ise geri çağırma yeteneği olarak tanımlanmıştır. Veya diğer bir bakış açısıyla, araya giren belli bir süreden sonra deneyimin davranışlarda etkisini göstermesi, deneyimin izinin bir şekilde saklandığını gösterdiğine göre bu saklama işlemine bellek denmektedir.


Deneyimsel öğrenme, aynı zamanda öğrencinin duygusal bir bağlantı ihtiyacını giderir. Dopamin salınımını tetikleyen fiziksel dünya (LeDoux, J., 1997), hafıza oluşumu için önemlidir. Deneyimsel öğrenme, yeni deneyimler, uyarıcı, dikkat ve limbik/duygusal sistem sağlar (Gazzaniga, M.S. vd., 2002). Sinirbilimci Gretchen Schmelzer, anlık ve deneyimi gerçekleşmeyen bilgilerin uzun süreli bellekten ziyade kısa süreli bellekte saklandığını açıklıyor.



Bilgi, kısa süreli hafızadan uzun süreli hafızaya üç şekilde geçebilir: Aciliyet, tekrar ve ilişkilendirme. Tüm bu yöntemler, nöronlar arasındaki yeni protein bağlantılarını uyarır. Öğrenilen deneyimi tekrarlama ve ilişkilendirme yoluyla proteinler güçlendirilir ve bağlantılar artar.


Tekrarlama, beynin sinir ağını büyütür ve öğrenmeyi ve davranış değişikliğini kolaylaştırırken, çağrışım bu bağlantıları güçlendirir.


Transfer Nasıl Gerçekleşir?


David A. Kolb'un Deneyimsel Öğrenme Teorisi’ne göre, transferin etkili bir şekilde gerçekleşebilmesi için katılımcı birey modelin dört aşamasını da tamamlamalıdır. Deneyimsel öğrenme programlarında gerçekleştirilen deneyim egzersizleri, öğrenilen bilgiler katılımcıların yaşamsal süreçlerinde kullanıldığında transfer durumu ortaya çıkmaktadır.


Deneyimin özgünlüğü, bireyin deneyimleri kullanma becerisi transfer için kritik bir durumdur. Deneyimsel Öğrenme Teorisi’nde temel bir kavram olan deneyimin, katılımcılar ile özdeşleşebilmesi için gerçek yaşam süreçleri ile ilişkilendirilerek bağlantı kurulması gerekmektedir. Aksi hâlde transfer gerçekleşmeyecektir.


Bir katılımcı, deneyimi farklı yaşamsal süreçlerde doğru ve etkili bir şekilde nasıl uygulanacağını anladığında, transfer gerçekleşir. Yeni deneyim, bilgi ve beceriler arasındaki benzerlik ve farklılıkların tanımlanmasına yönelik bağlantı oluşturmak için önceki bilgiler kullanılır. Tasarlanan bir deneyim veya gerçek dünya olayları, belirli deneyimleri tetikleyecektir ancak katılımcı birey, deneyimi etkinleştirmeden önce belirli bir durumda deneyim sonucunda ortaya çıkan öğrenimin yararlı olduğuna inanmalıdır.


Öğrenme transferini kontrol etmenin bir yolu, öğrenme deneyimini daha uzun bir zaman dilimine yaymaktır. Katılımcıların eğitimden birkaç gün önce bir araya getirilip, birbirlerini tanımalarının sağlanması veya bazı hazırlık projeleri, anket, form ve envanterlerin verilmesi, eğitimin yeterli bir süre devam etmesi ve eğitimden sonra da yaşamsal süreçlere dönüldüğünde yapılacak bazı projelerin olması transfer sürecini kolaylaştırır ve kontrol altında tutar. Üç ile altı ay arasında bir sürede tekrar bir araya gelen katılımcıların kazanılan deneyimlerin yaşamsal süreçlerine olan etkilerini tartışmaları sonucu eğitimin önemli mesajlarını hatırlamaları transfer sürecini destekleyecektir.


Bu Pozisyonla En İyi Hangi Öğrenme Türleri Açıklanır?


Deneyimsel Öğrenme Teorisi, farklı öğrenme türlerine vurgu yapan ve öğrenmeyi bütüncül bir şekilde ele alan bir yaklaşım olarak öne çıkmaktadır. Bu modelde Smith ve Kolb (1996), öğrenmeyi dört ana adımdan oluşan döngüsel bir süreç olarak tanımlamıştır.

Bu adımlar aşağıdaki gibidir:

  • Somut edinim

  • Yansıtıcı gözlem

  • Soyut kavram ve genelleme oluşturmak

  • Oluşan kavramların yeni durumlarda test edilmesi

Smith ve Kolb’a (Smith, D.M., & Kolb, D.A., 1996) göre öğrenme sürecinde somut deneyimlerden oluşan gözlem ve yansımalar soyut kavram ve genelleme oluşturulmasına yol açmaktadır. Daha sonra ise oluşan kavramlar yeni koşullar altında, aktif deneylerle test edilir.


Somut edinimi deneyimden öğrenme olarak tanımladığımızda, bu süreç öğrenme özellikli tecrübelerden ve insanlarla etkileşimden oluşan bir tür farkındalıktır. Yansıtıcı gözlem ya da yansıtarak öğrenme ise derinlikli incelemeler yapmak, konuları farklı perspektiflerden irdelemek ve bilişsel süreci anlamlandırmaktan oluşur.


Soyut kavramsallaştırma ise düşüncelerin mantıksal analizini, sistematik planlamayı, durumun düşünsel anlayışına uygun hareket etmeyi dolayısıyla düşünerek öğrenmeyi kapsar. Oluşan kavramların yeni durumlarda test edildiği, aktif deneme aşamasında ise öğrenci riskler alarak, eyleme geçerek öğrenir.


Deneyimsel öğrenme modeli, bireyler arasındaki farklılıklara dayanarak öğrenme sürecinin de farklılık göstereceğini vurgular ve öğrenme stilleri kavramını ortaya atar. Öğrenme stilleri bireysel farklılıkları bir zenginlik olarak kabul ederek değişen bilgiyi alma ve zihne yerleştirme yöntemi olarak tanımlar (Smith, D.M., & Kolb, D.A., 1996).


Bu Teorinin Hangi Temel İlkeleri Öğretim Tasarımı İle İlgilidir?


Deneyimsel öğrenme uzmanları tarafından savunulan ve kullanılan öğretim stratejilerinin çoğu, bilişselciler, davranışçılar ve yapılandırmacılar tarafından da farklı nedenlerle vurgulanır. Ancak genel bağlamda Deneyimsel Öğrenme Teorisi yapılandırmacı bir yaklaşım içerisinde değerlendirilmektedir.


Deneyim öğrenme tasarımcısı, tıpkı yapılandırmacı yaklaşımda olduğu gibi katılımcı bireylere karmaşık konuları/ortamları aktif olarak keşfetmelerinde yardımcı olacak ve onları belirli bir içerik alanında, o alanın uzman bir kullanıcısı olarak düşünmeye sevk edecek öğretim yöntem ve stratejileri sunar.


Bilgi soyut veya somut olabilir ancak incelenen bağlamla ve katılımcıların bağlama getirdiği deneyimlerle bağlantılıdır. Bu nedenle, katılımcı bireyler kendi deneyimlerini oluşturmaya ve ardından sosyal müzakere yoluyla bu yeni perspektifleri doğrulamaya teşvik edilir. İçerik önceden belirtilmiştir ancak deneyimi uygulama aşamasında birçok kaynaktan elde edilen gözlem ve değerlendirme verileri önemlidir.


Deneyimsel öğrenmenin temel ilkeleri, öğretim tasarımıyla nasıl bağlantılıdır? Bu sorunun cevabını ararken, öncelikle; keşif, öğrenim, yaşantısal deneyim ve eğlenerek öğrenme kavramları üzerinde durmalıyız:


Keşif


Deneyimsel Öğrenme Teorisi, öğrenme süreçlerindeki keşif süreçlerini vurgular. Keşfetmek, katılımcı bireylere aktif olarak öğrenmelerine olanak tanır. Öğrenen bireylerin kendi deneyimlerini oluşturmalarını teşvik eden yöntemleri ve stratejileri mutlaka önceliklendirerek değerlendirmeliyiz. Her bir öğrenme deneyimi, keşfetmenin ve bilgiye doğrudan temas etmenin gücünü içermektedir.


Öğrenim


Deneyimsel öğrenme, bireylerin öğrenim süreçlerine odaklanır. Deneyimsel öğrenme; katılımcı bireyleri belirli bir içerik alanında düşünmeye sevk eden ve karmaşık konuları etkileşimli bir şekilde öğrenmelerini sağlayan öğrenim tasarımı prensipleri üzerine yoğunlaşır. Öğrenim, bilgi soyut ya da somut olsa da, deneyimle bağlantılıdır ve bu bağlam içinde anlam kazanır.


Yaşantısal Deneyim


Deneyimsel öğrenme, öğrenen bireylerin yaşantısal deneyimlerini ön planda tutar. Deneyimsel öğrenme; öğrenen bireylerin kendi deneyimlerini oluşturarak öğrenmelerini nasıl zenginleştirebileceklerini ve sosyal müzakere yoluyla yeni perspektifler kazanabileceklerini ele alarak bir öğretim teması kurar. Her bir yaşantısal deneyim, bireyin öğrenme sürecini etkileşimli ve anlamlı kılar.


Eğlenerek Öğrenme


Deneyimsel öğrenme, eğlenceli bir öğrenme sürecini destekler. Öğrenme sürecinin keyifli ve motive edici olmasını sağlayan stratejilere odaklanmak deneyimsel öğrenme teorisinin en önemli araçları arasında yer almaktadır. Eğlenerek öğrenme, katılımcı bireyleri öğrenme sürecine aktif bir şekilde dahil etmeyi ve bilgiyi eğlenceli bir biçimde özümsemeyi hedefler.



Deneyimsel Öğrenme Teorisi’nin en önemli ve temel ilkesi, “öğrenme hâlihazırda edinilen deneyimlerin sonucudur” biçiminde ifade edilmektedir. Diğer önemli ilke ise bireylerin her zaman aynı biçimde öğrenmediği düşüncesine dayanmaktadır (Kolb, D.A. vd., 2000). Bu ilkelere dayanarak modelin çekirdeğini oluşturan süreç betimlenmektedir.


Somut deneyimler kavramlara dönüştürülmekte, bu kavramlar yeni deneyimlerin kazanılmasında kullanılmaktadır. “Dört aşamalı döngü” olarak anılan bu süreç, sadece formal öğrenmeleri kapsamamaktadır. Söz konusu döngü, bir anlamda bireylerin yaşama uyum sağlama süreçlerini de göstermektedir.


Aşağıdakiler, deneyimsel öğrenme konumdan öğretim tasarımcısı ile doğrudan alakalı olan birkaç spesifik varsayım veya ilkedir (olası kimlik uygulamaları, listelenen ilkeye göre italik ve parantez içinde listelenmiştir):

  1. Öğrenme sürecinin bir başlangıcı, ortası ve sonu bulunmalıdır. (Deneyimde dramatik bir olay örgüsü kullanılarak öğrenen bireyin heyecan duyması sağlanmalıdır.)

  2. Öğrenen bireyler kendi öğrenme deneyimlerinin kahramanlarıdır. Geleneksel eğitimde konu uzmanı ya da öğretici başkahraman olarak görülür. (Deneyimsel öğrenme eğitimlerinde ise kahraman daima öğrenen bireyin kendisi olmalıdır.)

  3. Deneyimsel öğrenme eğitimi, konu değil, öğretim teması kurar. Bir öğretim teması genellikle üretken bir amaç (Öğrenen bir problemi çözecektir, bir projeyi tamamlayacaktır, bir dizi deneyim gerçekleştirecektir vb.) içerir.

  4. Bağlam, öğretim durumunun sürükleyiciliğine katkıda bulunur. Bir deneyim sürecinin davranış değişikliğine dönüşmesini sağlayacak olan öğrenen bireyin akademik, iş veya sosyal yaşam döngüsü içerisinde kullanılma sıklığına bağlıdır. (Yaşamsal döngü içerisinde ilgili deneyimin kullanım/tekrar veya fayda/kazanım sıkılığı olarak tanımlanabilir.)

  5. Bir öğrenme deneyiminde öğreticiler ve öğretim tasarımcıları birer yazar olarak, kurgu ve senaryo ile destekleyici karakter ve model kahramanları yaratmalıdır. (Bir deneyimsel öğrenme sürecinde öğretim tasarımcısı, konu uzmanı ya da öğretici katılımcı bireylere yardım etmek amacıyla öğrenim sürecine dâhil olmamalıdır.)

Deneyimsel öğrenme program tasarımda öğretim, teknoloji, estetik, tasarım süreci gibi farklı açılardan yaklaşılan bu çalışmalarda birbiriyle ilgili veya ilgisiz çok sayıda kavram, bileşen, aşama, ortam ve ilkenin ele alındığı görülmektedir.


Öğretim Nasıl Yapılandırılmalıdır?


Davranışçı, bilişsel ve yapılandırmacı yaklaşımlar süreklilik hâlinde ilerledikçe, öğretimin odağı öğretmeden öğrenmeye, olguların ve rutinlerin pasif transferinden fikirlerin problemlere aktif olarak uygulanmasına kaymaktadır.


Hem bilişselciler hem de yapılandırmacılar öğrenciyi öğrenme sürecine aktif olarak dâhil edilmiş olarak görürler ancak deneyimsel öğrenme uzmanları katılımcı bireyleri aktif bir bilgi işlemcisinden daha fazlası olarak bakarlar; katılımcı bireyler verilen bilgiyi detaylandırır, analiz eder, stratejik çözümler üretir ve deneyimlerler. Sonrasında ise yaşamsal süreçlerinde kullanırlar.


Deneyimin anlamı, katılımcı bireyler tarafından oluşturulur: Öğrenme hedefleri önceden belirtilmiştir ancak deneyimin sonuçları tam olarak tahmin edilemez. Deneyimsel öğrenme bakış açısına göre öğretimin rolü, katılımcı bireylere bilgiyi deneyim ile nasıl inşa edeceklerini göstermektir, belirli bir soruna uygulanabilecek çoklu bakış açılarını göstermek için başkalarıyla iş birliğini teşvik etmektir.


Birey bilgi, deneyim, zekâsı ile tek ve benzersiz bir yapıya sahiptir. Bu teori günümüzde bizler tarafından "Smart Unique" yaklaşımı olarak yorumlanmıştır. Bu önermenin odağında, bir deneyimsel öğrenme program tasarımı yapılırken, eğitmen, uygulayıcı veya öğretim tasarımcısı tarafından aşağıda belirtilen süreçler işletilmelidir.


Deneyimsel öğrenme odaklı bir eğitim ve gelişim program tasarımı yapılırken öncelikle hedef kitlenin amaç, ihtiyaç, beklenti ve analiz verilerinin ortaya çıkmış olması gereklidir. Bu veriler bizlere nasıl bir program tasarımı yapacağımızı ve sonrasında nasıl bir devamlılık olacağını belirleyecektir.

Öğretim yapılandırma süreci bir döngü şeklindedir:

  • Amaçları belirleme,

  • Katılımcıların odak yaklaşımını belirleme,

  • Öğrenme deneyimlerini seçme,

  • Öğrenme deneyimlerini organize etme,

  • Yeni öğrenme deneyimlerini geliştirme,

  • Öğrenme deneyimlerini uygulamaya koyma,

  • Gözlem, değerlendirme ve çözümleme,

  • Biçimsel olarak gözden geçirme.

Deneyimsel öğrenme program tasarım sürecinin ilk olarak; "ihtiyaç belirleme" aşaması yapılmalıdır. Bu aşamayı takiben ilgili süreç içerisinde “hayal edilir”.


Hayal etmeyi izleyen aşama olan “deneyimi tasarlama” süreci, hayal edileni gerçeğe dönüştürmenin yollarını belirlemektir. Tasarlanan deneyim, bir yapım süreciyle “geliştirilerek” deneyimin oluşturulması sağlanır.


Tasarım işlemi tamamlanan deneyim, planlandığı zamanda ve sürede katılımcı bireyler tarafından "deneyimi yaşama" sürecine geçiş yapılır. Her deneyim, daha önce deneyimlenen ve/veya inşa edilen uyarlamaya hizmet etmelidir.


Katılımcı birey daha fazla güven ve deneyim kazandıkça, tartışmanın çok önemli hâle geldiği iş birlikçi bir öğrenme aşamasına geçecektir. Deneyim yaşatılırken, ilgili uzmanlar tarafından "gözlem, değerlendirme ve çözümleme" aşamasına geçilerek uygulaması yapılan deneyim yakalanmalıdır.


Katılımcı bireyler tarafından, tamamlanan deneyim sürecinin, ara ve son geri bildirim değerlendirmeleri ile eğitim, gelişim, iş veya yaşam süreçleri ile örtüşmesi sağlanmalıdır. Ayrıca bu deneyim kazanımının daha sonra katılımcı bireyler tarafından ihtiyaç duyulan süreçlerde kullanılmasına teşvik edilerek davranış değişikliğine dönüşmesi yönünde uygun ortam ve süreçler oluşturulmalıdır.


Deneyimsel Öğrenme Teorisinin Öğretim İlkeleri


Bir yetişkin olarak öğrenmek, çocukken öğrendiğinizden farklıdır. Bir yetişkin olarak, yaşam deneyimleri biriktirir ve zamanla belirli eylemsel bellekler oluştururuz. "Eylemsel bellek, zamanda “zihnen yolculuk” yapabilmeyi sağlayan, dolayısıyla kendi geçmiş deneyimlerimizi ve gözlemleyip dâhil olduğumuz olayları anımsamamıza yardımcı olan bir bellektir" (Tulving, E., 2002).


Yeni bir bilgi edinirken veya geçmiş bilgiler üzerine inşa ederken, içinde bulunduğunuz bağlamla ilgili bir şey deneyimlediğinizde daha etkili ve verimli bir şekilde öğrenme eğiliminde oluruz.


Aşağıda yer alan maddeler; Deneyimsel Eğitim Derneği (Association of Experiential Education) ve Smart Unique olarak bizlerin katkı sağladığı deneyimsel eğitim ilkeler listesidir.


Deneyimsel Eğitim Uygulama İlkeleri*:

  1. Bir deneyimsel öğrenme program tasarımı, yönerge, amaç, hedef, uygulama adımları ve kazanımları dikkatle hazırlanarak oluşturulmuş deneyim egzersizleri ile yansıtma, eleştirel analiz ve sentezle desteklendiğinde gerçekleşir.

  2. Deneyimler, katılımcı bireylerin inisiyatif almasını, kararlar vermesini ve sonuçlardan sorumlu olmasını gerektirecek şekilde yapılandırılmalıdır.

  3. Deneyimsel öğrenme süreci boyunca, katılımcı bireyler aktif olarak; soru sorma, araştırma, deneyimleme, stratejik düşünme, meraklı olma, problem çözme, sorumluluk alma, yaratıcı olma ve anlam oluşturma ile meşgul olmalıdır.

  4. Katılımcı bireyler; entelektüel, duygusal, sosyal, zihinsel ve/veya fiziksel olarak meşgul olurlar. Bu katılım, öğrenme deneyiminin gerçek olduğuna dair bir algı yaratmalıdır.

  5. Öğrenmenin sonuçları kişiseldir ve gelecekteki deneyim ve öğrenmenin temelini oluşturmalıdır.

  6. İlişkiler geliştirilir ve beslenir: Öğrenenden kendine, öğrenenden başkalarına ve öğrenen genel olarak dünyaya şeklinde süreç devam etmelidir.

  7. Eğitimci ve katılımcı bireyler; başarı, başarısızlık, macera, stres ve baskı altında risk alma ve belirsizlik yaşayabilir çünkü deneyimin sonuçları tam olarak tahmin edilemez.

  8. Fırsatlar, katılımcı bireylerin ve eğitimcilerin kendi değerlerini keşfetmeleri ve incelemeleri için devamlı beslenmelidir.

  9. Eğitimcinin birincil rolleri arasında uygun deneyimler oluşturmak, problemler oluşturmak, sınırlar koymak, öğrenenleri desteklemek, zihinsel, fiziksel ve duygusal güvenliği sağlamak ve öğrenme sürecini kolaylaştırmak yer alır.

  10. Eğitimci, kendiliğinden gelişen öğrenme fırsatlarını tanır ve teşvik etmelidir.

  11. Eğitimciler yargı ve ön yargılarının, katılımcı bireyleri nasıl etkilediğinin farkında olmaya çalışmalıdırlar.

  12. Öğrenme deneyiminin tasarımı, doğal sonuçlardan, hatalardan ve başarılardan öğrenme olasılığını içermelidir.

  13. Yarış ve/veya rekabet bir tuzaktır. Bu tuzak öğrenme süreçlerini olumsuz etkileyen bir etkendir. Deneyimsel öğrenme program tasarımları bireysel veya ekip olarak iş birliği içerisinde mücadeleyi, başarmayı, ortak hedef veya amaçlara katkı sağlamayı amaçlamalıdır.

Deneyimsel öğrenmeye daha elverişli olduğunu düşündüğünüz formatlardan bazıları nelerdir? Sadece sınıfta mı olması gerekiyor? E-Öğrenim, mobil veya diğer teknoloji tabanlı yöntemlerle etkin bir şekilde sunulabilir mi? Teknolojinin gelişimiyle birlikte deneyimsel öğrenme uygulamaları diğer öğrenme yöntemlerine göre daha çok tercih edilmesi düşünülmektedir.


*Tanımlamalar ve Bilgilendirme:

  • Her meslek grubunda yukarıda yer alan ilkelerin yerleştirdiği öncelik veya sıralama değişebilir.

  • Deneyimsel eğitimde katılımcının tüm rollerini kapsayan tek bir terim yoktur. Bu nedenle, “öğrenen” terimi, öğrenci, müşteri, kursiyer, katılımcı vb. olarak tanımlamalar olabilir.

  • Deneyimsel eğitimde, eğitim profesyonellerinin tüm rollerini kapsayan tek bir terim yoktur. Bu nedenle, “eğitimci” terimi, terapist, kolaylaştırıcı, öğretmen, eğitici, uygulayıcı, danışman vb. olarak tanımlanabilir.

Deneyimsel öğrenme, yukarıda belirtilen ilkelere ek olarak, öğrenmeye olan inancı oluşturmak ve performansı artıracak belirli yeni davranışlar sergilemek için güçlü bir araçtır. Bununla birlikte, deneyimin kendisi kapsamlı ve ilgili bir bilgilendirme yapılmadan uygulanırsa, o zaman “sadece bir oyun” olarak ve süreçlerin (iş, eğitim ve yaşam) gerçekleriyle çok az ilgisi olarak görülebilir.


Öte yandan, belirli sonuçları yönlendirmek için doğru deneyim seçilirse ve iyi tasarlanmışsa, gerçek öğrenme etkinliğinden çok sonra katılımcılarla kalacak bir dizi ilgili “iz bırakan” anlar olarak ortaya çıkmaktadır. Bu yaklaşımın faydasını sağlamak için öncelikle bilgilendirme ve sonrasında mutlaka katılımcıların gerçek dünyasıyla bağlantı kurulmalıdır. Bu deneyimsel öğrenme biçimi, gereken süre açısından nispeten kısa olması gibi ek bir faydaya sahiptir, bu nedenle ya bağımsız bir öğrenme etkinliği olarak sunulabilir ya da bir öğrenme müfredatına, bir kültür dönüşümüne, bir gelişim sürecine odaklanmaya dâhil edilebilir.


Sonuç Olarak


Deneyimsel Öğrenme Teorisinin kullanımı ile geliştirilmesi istenilen alan ister bir yetkinlik ister bir pozisyon isterse kişisel gelişim veya kültür dönüşümü olsun, bireylerin performansını değiştirmeye kendini adamış bir organizasyonun hedeflerine ulaşmasındaki bir oktur. Bu kuşkusuz etkili bir oktur ancak örnek bir organizasyon ve disiplinli bir değişim süreci gibi davranış değişikliğinin diğer oklarıyla birleştiğinde en etkili yöntemdir.


Deneyimsel Öğrenme Teorisinin kullanımı, bir organizasyonun hedeflerine ulaşma yolunda önemli bir anahtar rol oynar. Bu teori, bir yetkinliği, pozisyonu, kişisel gelişimi veya kültür dönüşümünü geliştirmeyi hedefleyen her alanda etkili bir araçtır. Ancak, gerçek potansiyelini ortaya koymak ve sürdürülebilir bir başarı elde etmek için deneyimsel öğrenme, diğer stratejiler ve disiplinli değişim süreçleriyle birlikte düşünülmelidir.


Özellikle örnek bir organizasyonun başarısı, deneyimsel öğrenmenin etkisini diğer oklarla birleştirmesinden kaynaklanır. Disiplinli bir değişim süreci, organizasyonun kültürünü dönüştürmesine, bireylerin performansını geliştirmesine ve belirlenen hedeflere ulaşmasına yardımcı olur. Deneyimsel öğrenme, bu süreçte bireylerin aktif katılımını ve öğrenmelerini pratiğe dönüştürmelerini sağlayarak organizasyonun başarısına olumlu bir şekilde katkıda bulunur.


Sonuç olarak, Deneyimsel Öğrenme Teorisi, bir organizasyonun sadece bilgi edinme sürecini değil, aynı zamanda bu bilgiyi etkili bir şekilde uygulama ve adapte etme sürecini yönlendirir. Böylece, bireylerin ve organizasyonların başarıya ulaşmasında kilit bir rol oynar.

 

Bizimle İletişime Geçebilirsiniz!


Deneyimsel öğrenme odaklı eğitim, gelişim ve öğrenme çözümlerimiz için 0533 558 17 53 numaralı telefonu arayabilir veya merhaba@smartunique.com adresine e-posta gönderebilirsiniz.

Bizi daha yakından tanımak isterseniz aşağıda bulunan "etkinlik ajandası" düğmesine tıklayarak kurumsal tanıtım etkinliklerimize katılabilir veya smartunique.com internet sitemizi incelemeye devam edebilirsiniz.



Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page